Ana Sayfa Hayatı Eserleri Makaleleri Kitap Sipariş Formu Basından Seçmeler Ansiklopediler
Mehmet Oruç Kimdir?
1953 yılında, “Akşemseddin hazretlerinin diyarı” olarak anılan Bolu’nun Göynük ilçesinde doğdu.
devamı...
 
Duyurular
"365 Gün Dua" kitabı 13. Baskısını yaptı
Arı Sanat yayın evi (0212 5204151) tarafından basılan Mehmet Oruç'un, okunacak günlük dualar ve üç aylar, mübarek gün ve geceler, surelerin faziletlerini ihtiva eden ve son bölümünde, duaların arapça asıllarının da verildiği kitap halkın beğenisi kazandı.
Kısa denebilecek bir zamanda 13 baskı yaptı.

“Huzurun Kaynağı Aile”
Ailenizin kitabı, “Huzurun Kaynağı Aile” kitabı 3. baskısını yaptı. İslama göre; Aile ve Kadının Önemi, Evlilik ve Hayatı, Çocuk Eğitimi konularının ele alındığı, MEHMET ORUÇ’un 570 sayfalık yeni kitabını Arı Sanat yayınevi ( 0212 520 4151) bastı. Kadın, erkek, çocuk ailenin her ferdinin okuması gereken bir kitap!


Kâinatın Efendisi
Peygamber Efendimizin hayatını ve güzel ahlâkını
en doğru şekilde, Kainâtın Efendisi kitabından öğrenebilirsiniz!
Arı Sanat Yayınve (0212 5204151)


OSMANLI HUKUKU
Değerli hukukçu, Prof. Dr. Ekrem Ekinci’nin, “OSMANLI HUKUKU” isimli yeni bir kitabı daha yayınlandı. Osmanlı hukukunu ve kaynağını, yani İslam Hukukunu, dünyaya örnek olan Osmanlı adaletinin işleyişini öğrenmek için güvenilir bir kaynak. Unutulmuş maziye ışık tutacak önemli bir eser. (Arı Sanat yayınevi, 0212 5204151) 

 
 
Caliban, niçin Taliban'a dönüştürüldü?
 

“Bugün, New York'taki 'İkiz Kuleler'in vurulmasının 6. yıldönümü.”

Bu cümle yanlış. Yanlış çünkü vurulan Amerika'ydı; ama Amerika'yı vuran ve vurduran da yine Amerika'nın kendisiydi. Tıpkı Japonya'yı dize getirmek için tezgâhlanan Pearl Harbor hikâyesi gibi bir oyundu bu da.

İkiz Kuleler'in vurulduğu saatlerde, bugün bulvar gazeteciliğinin Türkiye'deki “en baba temsilci”si, toplumu kamplara bölen, toplumun özgürlük alanlarını daraltmayı kendisine vazife edinen gazetecilik anlayışının dünyadaki tek mucidi Hürriyet gazetesinin yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, CNNTürk'te canlı yayında kedisine sorulan “İkiz Kuleler'in vurulmasını yarınki gazetenizde nasıl vereceksiniz?” sorusuna Özkök, “Yeni Bir Pearl Harbor mı?” diye cevap vermişti.

Hürriyet, bu manşeti attı mı atmadı mı; ilk önce şaşkınlıkla atıp da, sonradan b/ayılıp “yahu biz ne yapıyoruz?” diyerek kaldırıp attı mı, bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: İkiz Kuleler'in vurulduğu ve pornografik bir şiddet diliyle bütün dünyaya dik/izlettirildiği saatlerde, hemen herkesin zihninde, tıpkı Ertuğrul Özkök gibi, “Acaba yeni bir Pearl Harbor numarasıyla mı karşı karşıyayız?” sorusu şekillenivermişti.

Yarın, yeri ve zamanı geldiğinde, “teröle savaş hikâyesi” şu ya da bu şekilde nihayete erdiğinde, İkiz Kuleler'in vurulmasının tam bir tezgâh olduğu açıklanacak.

İkiz Kuleler'in vurulmasını, ABD Başkanı George Bush, “hayat tarzımıza bir saldırı” diye ilân etmişti. Amerikalıların hayat tarzlarına kim saldırmak istiyor olabilirdi ki? Bu soru, cevabı önceden verilmiş bir soruydu: “Müslüman teröristler”! Amerika, İkiz Kuleler üzerinden Amerika'yı vurarak, Müslümanları ve İslâm'ı vurmak için aradığı bahaneyi üretmiş oldu.

Tekrar ediyorum: İkiz Kuleler'i Amerika'nın kullandığı / kullanmadığı gözü dönmüş adamlar vurmuş olsalar bile, Amerika, “Amerikan hayat tarzına saldırı” olarak nitelenen ve bu saldırı üzerlerine atılan müslümanlara ve İslâm'a ölümcül bir saldırı başlatmak için zaten 1989 yılında Soğuk Savaş'ın bitmesinden itibaren düğmeye basmıştı.

Yani, 11 Eylül olayı, 2001 yılında gerçekleşti; ama küresel / seküler / kapitalist sistemin önünde en büyük tehdit olarak konumlandırılan İslâm'ı komünizmden sonra küresel düşman ilan etme süreci, 1989 yılında başlatılmıştı. 11 Eylül hâdisesi, İslâm'ın tarih sahnesine yeniden bir medeniyet sıçraması gerçekleştirerek çıkma girişimlerini yok etmek için başlatılan postmodern savaş'ın kesinkes meşrûlaştırılmasının adı ve adresi oldu.

Çeyrek asırdan fazla bir süredir sürdürülen İslâm'la postmodern savaş süreci, Amerikalıların mutlaka başlatmak zorunda olduklarını hissettikleri bir süreçti. İslâm, durdurulmalıydı. Eğer İslâm durudurulmazsa, müslüman toplumlar, gerçek anlamda siyasî bağımsızlıklarına kavuşacaklar, kendi doğal kaynaklarını kendileri kullanacaklar, Amerikalılarla işbirliği yapan diktatörlüklere son verecek, kendi kendilerini yönetecek mekanizmaları işletmeye başlayacaklardı.

Fas'tan Malezya'ya kadar, İslâm dünyasındaki İslâmî siyasî ve entellektüel oluşumlar, İslâm dünyasının en güçlü aktörleri hâline gelmek üzereydi. Bütün primitifliklerine ve zaaflarına rağmen, İslâmî siyasî ve entellektüel sıçrama, durdurulamazsa, Amerika'nın ve küresel sistemin sözmürüye, sığ, vulger / bayağı, sadece hız ve haz'ı kutsayan kültürüne dayanan haksız, hukuksuz hegemonyası çatırdayabilirdi.

Kaldı ki, Çin, Hint, Rus, Afrika ve Latin Amerika kültürleri, kapitalist / seküler Batı kültürüne meydan okuyabilecek güçlü insan, kâinât ve Tanrı tasavvurlarından yoksundular. Küresel kapitalist / seküler Batı kültürüne çok çabuk teslim olmuşlar ve metamorfoza uğramışlardı.

Yalnızca İslâm, başkalarına, başka dinden, kültürden insanlara, hatta ateistlere gerçek anlamda ötekileştirmeden kendileri olarak ve kendileri kalarak varolma, yaşma hakkı tanıyordu. Sadece İslâm, insanın tabiatla ve Yaratıcı'yla kopan ilişkilerini yeniden kurma dinamizmi taşıyordu. Haksızlık karşısında susanı dilsiz şeytan olarak gören, adalati, hakkaniyeti, insan kardeşliğini ve küresel barışı ve adaleti tesis etme imkânı sunabilecek kuşatıcı ve kucaklayıcı köklü paradigmalara sadece İslâm sahipti. Batılılar bunu çok iyi kavramışlardı.

O yüzden İslâm'la postmodern bir savaş süreci başlatma ihtiyacı hissettiler. Shakespeare'in oyunundaki canavar Caliban, bir ânda Taliban'a dönüştürüldü

11 Eylül 2007 Salı
(Yusuf Kaplan, Y,Şafak)
 
Linkler
Sesli-Resimli Namaz Rehberi ve Zaruri Dini Bilgiler
Sesli ve Görüntülü Yayınlar
Hakikat Kitabevi
Dinimizislam.com
Turktakvim.com
Namaz Vakitleri
Feraiz Programı
Feraiz Programı 2
Tarih Çevirme Programı
Huzura Doğru
İhlas.Net
Türkiye Gazetesi
Tarihi ve Dini Kasetler
Ramazan Ayvallı
 
Meşhur İslâm Büyüklerinden bazıları
Îmâm-ı A'zâm Ebû Hanîfe
Abdülkâdir Geylânî
İmam-ı Gazâlî
İmâm-ı Rabbânî
Hacı Bektâş-ı Velî
Mevlana Celâleddîn-i Rûmî
Akşemseddîn
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî
Edebâlî (Üdebâlî)
Azîz Mahmûd Hüdâyî
Abdülhakîm Arvâsî
Hüseyin Hilmi Işık
Mustafa Sabri
M. Zâhid Kevserî